Yılın yine o zamanı geliyor. Ev sahipleri için en verimli aylar.
Ağustos, Eylül.
Malum… Tayinler, üniversiteler, düğün dernek.
Kiracılığın arşa çıktığı zamanlar. Telefonlar susmaz. Kiralık ev arayışının zirvesidir. Bu yüzden de ev sahipleri birkaç ay beklemeyi bile göze alır. Daha iyi fiyata verebileceği için. Arz talep meselesi.
Atamalar yapılır, özellikle, tek yaşayanlar eşyalıları sorar. (Yine defalarca müteahhitlere bol yapın şu 1+1 leri, elinizi korkak alıştırmayın dediğimiz aklıma geldi.) Aileyse genel de 3+1. Hele doğu bölgelerinden gelecekse, oraların evleri daha büyük olduğu için, 2+1 ancak genişse, sığmaz ki eşyası. Haklı.
Sonra yurda yerleşemeyen, ya da bulamayan üniversite öğrencileri. 1+1, mümkünse eşyalı. Site içi tercihen, güvenlikli, özellikle kız çocuğu olanlar için. O kadar iyi anlıyorum ki, İki kız çocuğu annesi olarak… Devlet yurtlarına yerleşemeyen yavrular özellere bakar önce. İmkanları daha iyi olduğu için. Ancak güncel yurt rakamları kiralıklardan çok da farklı olmadığı için, evleri tercih ediyorlar doğal olarak.
Sonra… Yeni evlenenler var. Onların da şansı bu aylara kalmış olması. İki üç önce olanların avantajı daha çok. Daha çok alternatifleri var. Yani var dı… Eskiden. Artık ev sahipleri o kadar muzdarip ki kiracılardan. Yoğurdu bile üfleyerek yiyorlar. Haklılar.
“Boş kalsın daha iyi.” Diye düşünen o kadar çok ev sahibi var ki.
Devlet bile neredeyse mecbur tutacak yakında. Boş eve daha çok vergi koyuyor ki. Kiralık verilsin. Kiralık açığı kapatılsın, çok olunca fiyatlar da yükselmeyecek. Çözüm bu mudur? Keşke budur demek, akşamdan sabaha, yeni kararları yürürlüğe koymak kadar kolay olsa.
Neyse… Ben işimin uzmanı olduğum konularda yorum yapayım. Bilmediğim işlere de burnumu sokmayayım.
Kiralık ev diyorduk ya… Ben en çok üniversitelilere üzülüyorum. Hele de imkansızlıklar nedeni ile kazanıp da gidemeyene. Kısıtlı bütçe ile kiralık eve çıkmak zorunda olanlara da Hakkaniyetli, merhametli ev sahiplerine denk gelmelerini diliyorum.