“Ev Sahipleri Ağlıyor:
“Kiracı çıkmıyor hakim bey”
Şimdi…
Son yeni kiracı- ev sahibi hadisesi.
Kiracı…
kirada oturuyor.
Ama…
aynı apartmanın giriş katında kendi evi var.
Boş…
Ev sahibi de kirada…
Hem de tahliye taahhütnamesi imzalamış.
Çıkmak zorunda.
Yasal yollara da başvurmuş.
Ama eli kolu bağlı,
hiçbir şey yapamıyor.
Kiracı ile hiçbir şekilde de iletişim kuramıyor.
Kiracı her yerden engellemiş.
Uzuuunnnnn…
Upuzun süren mahkeme süreci.
Merak ettiğimiz de,
neden kiracı kendi evi varken çıkmaması da değil.
İnattır,
düşük kirada oturup
kendi evini yüksekten vermek istemesidir.
Bla.. bla… bla…
Asıl bence sorgulanması gereken…
Neden mahkeme süreçleri bu kadar uzun sürüyor?
Her şey ispatlanmışsa,
neden karar verilmiyor?
Acaba enflasyonun tırmanışına
bir şekilde engel olmak,
kiraların yükselmesini önleyerek
enflasyonu hafifletmek mi?
Süreç uzatılarak zaman kazanılarak,
en azından kira artışından,
“bari bu sebeple enflasyonu zıplamasın”
Zihniyeti midir, nedir?
Artık her neyse sebebi,
olan ev sahibine oluyor.
Mağdur olan ev sahibi oluyor.
Kirayı güncelleyememesine mi yansın,
kiracıyı çıkartamamasına mı,
süren davalara,
mahkeme yollarına mı,
avukat masrafına mı?
Evin mi var,
derdin var.
Paranla rezil oluyorsun.
Hani desen ki,
her şeyi satıp, savıp…
“emekli oldum,
bir Ege kasabasına yerleşeyim”,
klişesini bile yaptıramaz.
İnsan ağız tadı ile hayal bile kuramaz. Neyse,
“aman ağzımızın tadı kaçmasın Ali Rıza Bey”
diyerek zorlu süreçlerin bir an önce
bertaraf edilmesini,
herkesin güzellikleri yaşaması için
evrene olumlu mesajlarımı gönderiyorum.